Vedat Kitapçılık
Kargo Gönderim Saatleri;
Hafta İçi Saat 16:00 'ya kadar
Cumartesi Saat 11:00 'e kadar


Banka Hesap Bilgilerimiz
Destek
HATTI
0212
240 12 54
240 12 58
Favori
Listenizde
Ürün Yok!
Sepetinizde
Ürün Yok!
Yeni Çıkan Yayınlar:      Haziran (37)      Mayıs (99)      Nisan (47)      Mart (100)

Avrupa Birliği Perspektifinden Ve Endüstri İlişkileri Boyutuyla Yeni İş Kanunu : Esneklik Ve İş Güvencesi

Avrupa Birliği Perspektifinden Ve Endüstri İlişkileri Boyutuyla Yeni İş Kanunu : Esneklik Ve İş Güvencesi



Sayfa Sayısı
:  
302
Kitap Ölçüleri
:  
13x19 cm
Basım Yılı
:  
2004
ISBN NO
:  
9756463333

160,00 TL











GİRİŞ:

Ekonomi ile ilgilenen bilim çevrelerinin, bürokrat ya da teknokratların ekonomiyi kimi zaman ekonominin kendi kanunları, piyasanın davranışları ya da piyasayı yönlendiren aktörlerin eğilimleri ile açıklamaya çalıştığı son yıllarda a-çıkça gözlemlenmektedir. Sonuç itibariyle ise varılmaya çalışılan nokta, refahın nasıl yaratılıp, adil bir biçimde bölüşüldüğüdür. Tüm ekonomik organizasyonların bu nihai hedef için çalışması varsayılmaktadır. Konuyla ilgili yasal çerçevenin de bu ruh ve felsefeyi yapılandırdığı söylenebilir. Diğer taraftan yukarıdaki tanımlamaya ilk itiraz Marksist ekonomistlerden gelmiştir. Şöyle ki; Marksist ekonomistler Kapitalist ekonomik modelin temel parametrelerinin değişmediği sadece zaman zaman "sömürü" araçlarında değişimin olduğu bu modelin tek alternatifinin ise ekonomik sistemin sosyalizme transformasyonu ile gerçekleşeceğini ifade etmişlerdir. Ancak, tarihi süreç içinde yaşananların 1848′de yayımlanan Komünist Manifestodan farklılık gösterdiği görülmektedir. Tarihi süreç içinde yaşanan çeşitli türbülans-lara rağmen kapitalizm uzun yıllar fonksiyonel olarak var olmaya devam etmiştir. Ekonomik kriz, savaşlar ve politik mücadeleler döneminde dahi kapitalist sistemin kuralları işlemeye devam etmiş ve geniş kesimlerce de kabul edilmiştir. Kapitalist sistemin tüm çalkantılara ve krizlere rağmen kendini tekrar üretebilme yeteneği ve sistem rekabetinde avantajlı pozisyona geçme nedenleri gerek klasik ekonomistler gerekse Marksistler tarafından genel anlamda ihmal edilen bir konudur. Bu bağlamda, bu çalışma çerçevesinde kapitalist sistemi temelde şekillendiren ve dinamik tutan ve çoğu zaman kapitalist liberal modelin dinamizmini sağlayan üç önemli parametre üzerine yoğunlaşacağız. Bunlar; 1) Makro -Ekonomik politikalar (politik- ekonomi) 2) Üretim Modeli 3) Çalışma mevzuatının da içinde yer aldığı yasal çerçevedir. Bu bağlamda, bu çalışma, tarihi süreç içinde ve günümüzde makro-ekonomik politikaların üretim modellerinin, üretim ilişkileri ve bunu belirleyen çalışma ilişkileri ve mevzuatının kapitalist sistemin fonksiyonelliğini ya da med-cezirlerini belirlediğini savunmaktadır. Kapitalizmin krizde olduğu iddia edildiği tüm dönemler esas itibariyle, mevcut makro-ekonomik politikaların, üretim modellerinin ve üretim ilişkilerinin krize girdiği ve Kapitalist sistem içinde alternatif arayışların başladığı dönemlerdir. Örneğin, 1930 ve 19451i yıllar, klasik ya da muhafazakar liberal ekonomik sistemin tıkanması sonucunda, faşist ve komünist rejimlerin ortaya çıktığı ve buna karşı özellikle savaş sonrasında ekonomik ve sosyal yaşamın Kıta Avrupası′nda sosyal demokrasi ideolojisi ve Amerika′da Truman yasaları ile dengelenmeye çalışıldığı yıllar olmuştur. Böylece aşağı-yukarı tüm dünyada savaş sonrası yeni bir "gelişme modeli" gözlemlenmiştir. Adam Smith′çi klasik liberal yaklaşım krize girerken diğer taraftan Faşist ve Stalinci Marjinal a-kımlar karşısında Batı Kapitalizmi çözüm olarak Keynesyen ekonomik modele sığınmış ve üretim ilişkileri içinde "Fordist" uzlaşmayı benimsemiştir. Tüm bu gelişmeler, politik - ekonomist bakış açısıyla yeni bir "kriz projesi" ya da savaş sonrası ulusal kalkınma politikalarının eseri bir "toplumsal konsensüs′1 modeli olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda bu kitap çalışması, savaş sonrası ve günümüz batı sanayii kurumlannı, ekonomik ve sosyal toplumsal yapılanmayı, endüstri ilişkileri, çalışma yasaları ve her şeyden önce tüm bu üst yapıyı belirleyen makro - ekonomik politika ve üretim sürecini irdeleyerek, özelikle Türkiye yi de etkisi altına alan sosyal gelişmeler ve Türkiye′nin başta çalışma mevzuatı olmak üzere küreselleşme ve AB adaptasyon sürecine ışık tutacaktır. Hiç kuşkusuz ki, tarihi süreç ve mevcut durumun değerlendirilmesi ile birlikte bugünü ve gelecek senaryo-lan şekillendiren yapı taşlan da bu çalışma içinde aynca ele alınacaktır. Bu çerçevede okuyucuya yeni global düzenin aktörleri, global kapitalizmin yeni dinamikleri ve üretim güçlerinin bu gelişme karşısındaki pozisyonu aktarılmaya çalışılacaktır. Bilindiği gibi Türkiye′de global ligde Avrupa Birliği yönünde tercihini kullanarak adaylık süreci ve özellikle Gümrük Birliği ile bu niyetini perçinlemiş-tir. Tüm üst ve alt yapı dinamiklerini AB ekonomik ve sosyal müesseselerine paralel yapılandırma sürecindeki ülkemizde de ekonomik ve sosyal toplumsal yapılanmamızın yanısıra üretim modelleri ve ilişkileri ile bunların belirleyicisi ve yönlendiricisi olan üretim güçleri arasındaki ilişkiler her zamankinden daha önemli bir akademik ilgiyi ve a- raştırmayı hak etmektedir. Bu bağlamda, son yıllarda ülkemiz, her alanda tam bir endüstriyel transformasyonu gerçekleştirirken bunun çok ö-nemli bir alt yapısı olan çalışma mevzuatını da özellikle iş güvencesi ve esneklik müesseseleri boyutuyla, yeni çıkartılan bir yasa ile gündeme taşımış bulunmaktadır. Ancak gerek endüstri ilişkilerinin modernleştirilmesi ihtiyacı ve bu yöndeki çabaların gerekse yeni çıkan 4857 sayılı îş Kanunu′nun ve getirdiği değişimin ve her şeyden önce üretim güçlerinin öncülük etmesi gereken toplumsal transformasyonun ne ölçüde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği tartışmalıdır. Bu itibarla bu çalışma, Avrupa Birliği perspektifinden Avrupa Birliği′ne özgü "gelişme modeli" ve "uzlaşmacı kapitalizm" formüllerini ve her şeyden önemlisi bu üst düzey politik-ekonomik tercihlerin ışığında endüstri ilişkileri boyutuyla ve yeni çalışma ilişkileri yaklaşımlarına paralel olarak yeni İş Kanunu (4857) tartışacaktır. Ayrıca bu çalışmanın argümanlarından birisi de, uyum sağlamaya çalıştığımız ülkelerin yasalarını sistemimize adapte etmekle Türk endüstri ilişkilerindeki kronikleşmiş sorunlarımızı çözemeyeceğimiz ve yeni çıkan yasanında sosyal taraflar tarafından iyi algılanıp, üçlü danışma ve daha ötesinde üçlü anlaşmalar çerçevesinde yeniden ele alınıp, uygulama kabiliyetinin güçlendirileme-diği takdirde çalışma hayatına ve her şeyden ö-nemlisi ülke ekonomisine herhangi pozitif bir etkisinin olamayacağı yönündedir. Bu çalışmanın yeni İş Kanunu′nu tanıtıcı bir misyonu da yoktur. Konulan, AB perspektifinden analitik ve eleştirisel bir yaklaşım ile irdelemektedir. Yani, "Karpuzun dışı yeşil, içi kırmızı ve içinde çekirdekleri vardır tarzında bir çalışma olmamakla birlikte, Türkiye′deki geleneksel eğilimlerin ve alışkan- lıkların ötesinde karşılaştırmalı (comparative) ve örneklerinde ise yani sunduğu delillerde (evidence) Fransa, İsviçre ve Almanya sınırlarını aşabilmiş ve bu boyutuyla da genel ve geleneksel temayüllere aykırı yapısı ile küstah bir çalışmadır". Türk Endüstri ilişkileri, Türk çalışma mevzuatı ve genel anlamda çalışma hayatına ilişkin çalışmaların karşılaştırmalı olarak uluslararası evrensel norm ve kriterler ile test edilmesi gerekir. Değerlendirdiğimiz ve sınadığımız her düzenlemeye veya müesseseye uluslararası ve Türkiye′nin tercihinden dolayı özellikle Avrupa Birliği kriterleri eşliğinde ve konuyla ilgili ülke gerçekleri ve genel durum gözönüne alınarak yaklaşılmalıdır. Türkiye′de ise endüstri ilişkileri ve çalışma yasaları alanında yapılan çalışmalar genelde konuları klasikleşmiş artık tarihi eser olması gereken kalıp, başlık ve içeriklerle incelenmeye devam etmekte ve yenilikçi görüş veya yaklaşımları getirmekten uzak durmaktadırlar. Türkiye′nin genel hastalığı olan günü kurtarma veya idare etme alışkanlığı kendini bu sosyal disiplinde de göstermiş ve bugüne kadar cesaretli eleştirisel veya analitik çalışmalar yapılmamıştır. İşte bu çalışma söz konusu ihmal edilen amaç yönünden değerlendirilmeli ve somut örneklerle destekli öznel bir girişim olarak kabul edilmelidir. Bilim adamları bildikleri doğrulan, savundukları argümanları ve tanık oldukları gerçekleri veya dönemi topluma aktarmakla sorumlu kişilerdir. Aksi takdirde yaşadıkları olayların, gözlemledikleri gerçeklerin veya dönemin tarih önünde tanığı değil sanığı olma durumuna düşeceklerdir. Hele hele birileri darılacak, kızacak diye bu tarz çalış- malardan kaçınma, bilim dışı bir tavır olacağı için benimsenmeyecektir. Bilindiği gibi ülkemizde herkes "başkalarından kendi kulaklarının duymak istediğini söyleme beklentisi içindedir". Olumsuz bir eleştiriye asla katlanılamadığı gibi, biri diğerinin tersini söylediği zaman alınganlıklar başlamaktadır. Çünkü kendine güveni olmayan, hep birbirinden medet uman ve genelde biri birinin omzuna basarak mesafe alan insan ve toplum yapımız vardır. Türk Bilim Dünyası, Türk çalışma hayatı ve içindeki aktörlerde bu fotoğrafın dışında değildir. Tanıtıcı olmaktan ziyade analitik bir yaklaşımın benimseneceği bu çalışmanın tüm bilimsel alınganlık ve şahsıma yönelik bireysel hesaplaşmalardan bağımsız, bilimsel ya da bilgiye dayalı eleştirilere açık olduğunu ve çalışma üzerinde oluşan her türlü eksiklik ve hataların da bana ait olduğunu önceden beyan ederim. Bu çalışmadaki tüm görüşlerin, üyesi olduğum veya temsil ettiğim bir kuruma ait olmayıp, tamamen kendi akademik düşüncelerimin bir ürünü olduğunu ayrıca ifade ederim. Giriş bölümü itibariyle son olarak bu çalışma, üç temel bölümden oluşmaktadır. Birincisi, endüstri ilişkileri ve çalışma yasalarının politik-ekonomisinin tartışılacağı teorik bölümdür. Burada, esasında, işçi-işveren ilişkileri ve iş yasalarının arka planını oluşturan ve şekillenmesine neden olan kapital birikim / üretim modelleri ve kapitalizmin dinamik kriz çözüm formülleri ve enstrümanları değerlendirilmektedir. İkincisi, Avrupa Birliği perspektifi ve endüstri ilişkileri boyutuyla özellikle Avrupa Birliği uyum sürecindeki Türkiye′nin, çalışma mevzuatı itiba- riyle Avrupa kapitalizminin yeni ekonomik, sosyal ve üretim ilişkilerine yönelik parametreleri ve müesseselerinden nasıl yararlandığı, söz konusu değişimin neresinde olduğu ve nihayet yeni İş Kanunu′nun getirdikleri irdelenecektir. Son bölümde ise; bir kriz yönetim modeli olarak "uzlaşmacı kapitalizm" ve "üçlü anlaşmalar" m Avrupa uygulamaları ile Türkiye açısından yorumlanması yapılacaktır.

 

GİRİŞ I. TEORİK TARTIŞMA: ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİNİN POLİTİK-EKONOMİSİ Tarihsel süreç içinde kapital birikim/üretim modelleri ve sosyal gelişim stratejileri Fordizm (Fordist üretim modeli ve sosyal uzlaşma) Keynesyen Politik-Ekonomi ve Fordist Üretim Modelinin Krizi Neo-Liberal Politik-Ekonomi ve Esnek Üretim Modelinin Yükselişi Yeni Makro-Ekonomik Politikalar, Globalizasyon ve Esnek Üretim Modeli Yeni Politik-Ekonomi ve Üretim Düzeni Işığında Endüstri İlişkileri ve AB AB İstihdam ve Sosyal Politikaları AB İşgücü Piyasalarının Modernizasyonu, Sosyal Haklardaki Gelişme II. 4857 SAYILI İŞ KANUNU VE YENİ MÜESSESELERİ: AVRUPA BİRLİĞİ PERSPEKTİFİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ BOYUTUYLA DEĞERLENDİRİLMESİ 1. ESNEKLİK Tanımlar Asıl işveren-Alt İşveren İlişkisi Avrupa Birliğinde Alt İşveren Uygulamaları (Job-contract) Eşit Davranma İlkesi (equal opportunity) Yeni Standart Olmayan (atipik) İstihdam ve Esneklik Düzenlemeleri Esnek İstihdam (flexible employment) ve Sözleşmeleri Avrupa Birliğinde Esneklik Müesseseleri ve Esnek Çalışma Türlerinin Yasal Dayanakları Geçici İş İlişkisi (Temporary work) Belirli Süreli İş Sözleşmeleri (fıxed-term-contract) - AB Uygulamaları Boyutuyla Belirli Süreli İş Sözleşmeleri Belirli Süreli İş Sözleşmeleri ve AB′nde Ulusal Regülasyonlar Kısmi Süreli (part-time) Çalışma AB′nde Kısmi Süreli (Part-time) Çalışma - AB Ülke Uygulamaları Boyutuyla Kısmi Süreli (part-time) Çalışma Çağrı Üzerine Çalışma Esnek Çalışma Saatleri Düzenlemeleri (Flexible Working Hours Arrangements) Avrupa′da Fazla Çalışma Yeni İş Kanunun İşin Düzenlenmesine İlişkin Esnek Çalışma Saatleri Düzenlemeleri Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği 2. ÜCRETİN KORUNMASI : İşverenin Ödeme Aczi ne Düşmesi-Ücretin Gününde Ödenmemesi 3. İŞ GÜVENCESİ (Job Protection) Yeni İş Kanunu ve Feshin Geçerli Sebebe Dayandırılması İş Güvencesi Hükümleri ve Madde Gerekçelerinin Kritiği (Eğitim Şart!) İş Güvencesi ile ilgili Prosedürler Dünya Realiteleri Işığında Bir Tartışma : İş Güvencesi Düzenlemeleri İş Güvencesi, Kıdem Tazminatı, Esneklik İlişkisi İş Güvencesi ve Sendikalar Toplu Çıkarma 4. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ Uluslararası ve AB Gelişmeleri Çerçevesinde İş Sağlığı ve Güvenliği: ILO, AB ve Gönüllü Girişimler Ulusal Mevzuat ve Yeni Gelişmeler (Yönetmelikler) Genel Yorum III. BİR KRİZ YÖNETİM MODELİ OLARAK "UZLAŞMACI KAPİTALİZM" VE ÜÇLÜ ANLAŞMALAR : Avrupa′da Sosyal Sözleşmeler (pacts) ve Üçlü Anlaşmaların Teorik Alt Yapısı Sektör Bazında Bağıtlanan İstihdam ve Rekabet Anlaşmalarının Temel Unsurları Firma Bazında İstihdam ve Rekabet Anlaşmaları (RİA ) İstihdam ve Rekabet Anlaşmalarının Kapsamı ve Sonuçları Rekabet ve İstihdam Anlaşmalarında Sosyal Tarafların Rolü Avrupa′da İstihdam-Rekabet Anlaşmalarının Çalışma Yasalarının Uygulanmasına Katkısı ve Sosyal Partnerler Açısından Değerlendirilmesi Türkiye Açısından Değerlendirilmesi Rekabet ve İstihdam Anlaşmalarının Büyüme, İstihdam ve Rekabet Üzerine Etkileri İtibariyle Sonuçları GENELDEĞERLNDİRME:İŞ KANUNU YENİ BİR SOSYAL DÜZEN Mİ? YOKSA SOSYALKAOS MU?