Yabancı İlamların Türkiye′deki Sonuçları - ATA SAKMAR
Yabancı İlamların Türkiye′deki Sonuçları - ATA SAKMAR
Ata SAKMAR
Sayfa Sayısı
:
193
Kitap Ölçüleri
:
16x23 cm
Basım Yılı
:
1982
ISBN NO
:
2506800006641





GİRİŞ . I. KAVRAM Belirli kişiler arasındaki bir hukuki ihtilâfı halleden mah¬keme kararlarının başlıca sonuçları, davayı kazanan tarafın cebri icra yollarına başvurarak hakkını elde etmesini sağ¬layan "icra kabiliyeti", ve aynı konuda yeniden dava açıl¬masını önleyen "kesin hüküm" kuvvetidir. Bu sonuçlar kural olarak sadece kararın verildiği devletin ülkesinde meydana gelirler. Başka bir ifadeyle, egemen devletlerin yetkisine dayanılarak verilen mahkeme kararlarının etkinliği devletin ülkesi ile sınırlıdır. Şu halde belirli-bir devlet mahkemele¬rinden alınan bir karara dayanarak, yabancı ülkelerdeki icra organlarını doğrudan doğruya harekete geçirmek mümkün değildir1. Ancak özel hukuka ait mahkeme kararlarının belirli şart¬lar dahilinde verildikleri ülke dışında da bir takım sonuçlar hasıl etmeleri gerektiği bir vakıa olarak ortaya çıkmıştır. Milletlerarası ilişkilerin giderek yoğunlaşması karşısında bu konunun önemi her geçen gün biraz daha artmaktadır. Dış ticaretin gerek özel kişiler, gerekse şirketler tarafından yay-′ gm biçimde yapıldığı ve özel hukuka ait ilişkilerin çok ke¬re birden çok ülkeyi ilgilendirmeğe başladığı bir devirde, mahkeme kararlarının milletlerarası etkinliği meselesinin önem kazanması kacımlmazdır. Gerçekten belirli bir ülkede ortaya çıkan bir ihtilâfı mahkemeye başvurarak hallettiren ve davayı kazanan kişinin, alacağını borçlunun mal varhğı- 1) Bunun hukukî ve siyasî sebepleri için, bk. M. ISSAD.′Le juge-ment etranger devant le juge de r′exequatur, Paris 1970, 13 et s. Ata SAKMAR — 1 nın bulunduğu diğer bir ülkede tahsil ettirememesi büyük bir sorun teşkil etmekte ve adalete aykırı düşmektedir. Diğer taraftan vatandaşı oldukları ülkenin dışında yaşa¬yan kişilerin sayısının büyük boyutlara ulaşması, bunların gündelik hayatlarını etkileyen Medeni Hukuk ve özellikle Aile Hukuku sorunlarının önemini de artırmaktadır. Bu durumda olan kişilerin yaşadıkları ve ikamet ettikleri ülkede boşan¬maları, yeniden evlenmeleri ve evlat edinmeleri gibi olay¬ların yalnız o ülke sınırları içinde geçerli sayılmaları ve di¬ğer ülkelerde bir sonuç doğurmamaları kabul edilebilecek bir durum değildir. Bütün bu gerçekler mahkeme kararlarının milletlerarası geçerliliği sorununun daha büyük bir dikkatle ele alınmasını gerektirmekte ve devletleri bu alanda yeni düzenlemeler yap¬mağa zorlamaktadır2. Ancak kabul etmek gerekir ki, bu sorunun çözümü bü¬yük güçlükler taşımakta ve karşı karşıya gelen iki değişik fikir ve menfaat arasında bir denge kurulmasını gerektir¬mektedir. Burada söz konusu olan iki karşıt menfaatin biri, her devletin egemenliğinin ve milli menfaatlerinin korunma¬sı, diğeri ise milleterarası hayatın gereklerine ve kişilerin haklarına saygı gösterilmesidir. Değişik ülkelerde farklı bi¬çimlerde ele alınmasına rağmen, konunun tatmin edici şe¬kilde düzenlenmesinin bu iki fikir arasında bir bağdaştır¬mayla mümkün olabileceği söylenebilir3. II. KONUNUN DEVLETLER HUSUSİ HUKUKU İÇİNDEKİ YERİ Yabancı ilâmların etkinliği konusunun Devletler Hususi Hukuku içinde yer alıp almadığı sorusuna cevap verebilmek 2) Türkiye bu konuda oldukça geç kalmış olmakla beraber, yabancı ilâmların etkinliği meselesini de düzenleyen "Milletlerarası Özel Hukuk ve Milletlerarası Usul Hukuku Hakkındaki Kanun" ta¬sarısı halen Danışma Meclisinin gündemindedir. Diğer taraftan son yıllarda taraf olmağa başladığımız, konuyla ilgili milletler¬arası sözleşmelerin sayısı da artmaktadır. -3) Bk. M. ISSAD, Le jugement etranger, 1 et s. için bu hukuk dalının genel bir tanımını yapmak gerektiği düşünülebilir. Oysa bir hukuk dalının tam anlamıyla tatmin edici, eksiksiz ve kusursuz bir tarifini vermek, belkide hukuk biliminin en güç olan yanlarından birini teşkil etmektedir. Gerçekten her tarif belirli bir hukuk dalının kapsamını tayin için genel bir fikir vermekte, fakat çeşitli açılardan mah¬zurları da beraberinde getirebilmektedir. Diğer taraftan her hukuk dalının ana konuları dışında, yakın irtibat halinde bu¬lunduğu komşu alanları da mevcut olduğundan, genel bir ta¬rif vermek çoğu zaman yanlışlara da yol açabilmektedir. Bu itibarla Devletler Hususi Hukukunun tanımlanmasına, ça¬lışmaktan çok ana konusunun belirtilmesi daha yerinde bir davranış olabilir. Devletler Hususi Hukukunun esas konusunu "kanunlar ihtilâfı"nın teşkil ettiğinden şüphe etmemek gerekir4. Yaban¬cılık unsuru taşıyan bir özel hukuk ilişkisinin hangi devlet kanununa tâbi olacağım ve bu kanunun hangi esaslar dahilin¬de tâyin edileceğini inceleyen kanunlar ihtilafı, bu hukuk dalının temelini oluşturmaktadır. Bununla beraber aynı ko¬nuda, yani yabancılık unsuru taşıyan özel hukuk ilişkilerin¬den doğan ihtilaflarda, hangi ülke mahkemelerinin yetkili olacağı meselesinin de Devletler Hususi Hukukunu yakından ilgilendirdiği şüphesizdir. Aynı şekilde bu tür davaların tabi olacakları usul ve yabancı ülkelerde verilen ilâmların etkin¬liği meselelerinin de, kanunlar ihtilafı ile belirli bir bağlan¬tısı olduğunu söylemek mümkündür. Çeşitli hukuk sistemleri bu konuyu değişik şekilde ele almakta ve Devletler Hususi Hukukunun kapsamını farklı biçimde tesbit etmektedir. Milletlerarası yetki ve yabancı ilâmların etkinliği konularını Devletler Hususi Hukuku için¬de kabul eden başlıca ülkeler, Fransa, Amerika Birleşik Dev¬letleri, İngiltere ve İsviçredir5. Türk doktrininde hakim olan görüşün de genellikle bu istikamette olduğu söylenebilir6. 4) Bk. E. NOMER, Devletler Hususî Hukuku, İstanbul 1978, 4. 5) Bk. Y. ALTUĞ, Devletler Hususî Hukukunda Yargı Yetkisi, 2. ba¬sı, İstanbul 1979, 9. 6) Bk. Y. ALTUĞ, Yargı Yetkisi, 10, not 12-2:3 de adı geçen yazar- Buna mukabil, özellikle Alman ve İtalyan sistemleri, mil¬ letlerarası yetki ve yabancı ilâmların etkinliği meseleleri¬ ni Devletler Hususi Hukukunun′ komşu bir hukuk alanı ola¬ rak görmekte ve bu konuların "Milletlerarası Usul Hukuku" adı verilen bağımsız bir hukuk dalı içinde incelenmesinden yana gözükmektedirler7. , , . Konu klâsik kanunlar ihtilafı kuralları ile Milletlerarası Usul Hukuku kurallarının niteliği açısından incelendiğinde aradaki fark bu meselelerin ayrı ayrı ele alınmasını haklı gösterebilir. Gerçekten kanunlar ihtilafı kuralları tamamen kendilerine özgü bir nitelik göstermekte ye değişik; bir me¬todun ürünleri olarak ortaya çıkmaktadırlar. Bu kurallar so¬mut bir olayda uygulanacak maddi hukuk esaslarını göster¬meden, bağlama noktalarından hareketle her hukuki iliş¬kinin tâbi olacağı hukuk nizamım tayin etmekte ve bu açı¬dan bir çözüm getirmektedirler. Başka bir ifadeyle belirli bir hukuki ilişkinin mahalli kanuna mı, yoksa yabancı bir kanu¬na mı bağlı olarak ele alınacağı sorusunun cevabı kanunlar ihtilafı kuralları tarafından verilmektedirler. Oysa milletlerarası yetki ve yabancı ilâmların etkinliği alanındaki kurallar tamamen maddi hukuka ilişkin′ bulun¬makta ve kanunlar ihtilafı esaslarından aynlmaktadır. Şöyle • ki, milletlerarası yetki kuralları, belirli bir davamn hakimin ülkesinde görülüp görülemeyeceği sorusuna cevap vermekte, buna mukabil sorunun cevabının olumsuz olması halinde da¬vanın hangi ülkede görüleceğini tayin etmemektedir. Ya¬bancı ilâmların etkinliği konusunu düzenleyen esaslar da, aynı şekilde, belirli bir ülke mahkemesinden verilen karar¬ların hakimin ülkesinde etkin olup olmıyacakiarı meselesini halletmekte, fakat bu ilâmın diğer ülkelerdeki tesirleri hak¬kında her hangi bir çözüm getirmemektedir. Meseleye bu açıdan bakıldığında, her iki gurup kural ara¬sındaki nitelik farkı, kanunlar ihtilafı ve Milletlerarası Usul lar, aksi görüş için bk. N. ULUOCAK, Kanunlar İhtilafı, İstan¬bul 1971, 2. 7) Bk. Y. ALTUĞ, Yargı Yetkisi, 9-10. Hukuku ayırımının yerinde olduğu sonucuna götürebilmekte¬dir. Ancak hemen ilâve etmek gerekir ki, her iki konunun birlikte ele alınmasında önemli yararlar bulunmaktadır. Gerçekten yabancılık unsuru taşıyan bir özel hukuk ilişki¬sinden doğan meseleler her iki konuyu da ilgilendirmekte ve bir anlamda çözümlenmesi gereken sorunların iki değişik yü¬zünü teşkil etmektedir8. Diğer taraftan çağdaş Devletler Hususi Hukukunda, klâ¬sik kanunlar ihtilafı kurallarının yanında, yeni metodlara da yer verilmesi ve maddi hukuk kurallarının da kullanılması, Devletler Hususi Hukukunu salt bir kanunlar ihtilafı hukuku olmaktan çıkartmıştır9. Bu itibarla yabancı ilâmların etkinliği konusunun nitelik itibariyle Kanunlar ihtilafından farklı olmasına rağmen, Dev¬letler Hususi Hukukunun bir parçası olduğunu söylemek müm¬kün gözükmektedir. III. TARİHÇE Belirli bir ülkede verilen mahkeme kararlarının diğer ül¬kelerde de sonuçlar hasıl etmesi ihtiyacı, Batı Avrupa ülkele¬rinde eskiden beri kendisini göstermiş, fakat daha çok bir¬birine yakın ülkeler arasında uygulanan bir usul olmuştur. Türkiyede ise konu 1918 yılına kadar olumsuz biçimde ele alınmış , ancak bu tarihten sonra bir ölçüde yabancı ilâmların etkinliği söz konusu olabilmiştir. Yabancı ilâmların tenfizi konusunda rastlanan ilk usul¬lerden biri eski Fransız hukukunda yer almaktadır. Fransa Krallığının tek bir devet haline gelmesinden önce muhtelif Fransız dukalıklarından verilen mahkeme kararlannm diğer 8) H. BATIFFOL, Observations sur les liens de la competence ju-diciaire et de la competence legislative, Melanges KÖLLEWIJN -OFFERHAUS, Leyden 1962, 55 et s. 9) P. MAYER, Droit International Prive, Paris 1977, 12 et s. dukalıklarda yerine getirilmesinde "lettres rogatoires" adı verilen bir usul uygulanmıştır. Bu usul kararı veren mahke¬menin bir mektupla, kararın icra edileceği dukalık mahke¬mesine başvurması ve adeta "istinabe" yoluyla ilâmın gere¬ğinin yapılmasını istemesi ile başlamakta ve kendisine baş¬vurulan mahkemenin "pareatis" adı verilen bir kararla bu¬na uyması şeklinde işlemektedir. Yabancı ülkelerden verilen kararların da bu usul dahilinde yerine getirilip getirilmedikle¬ri kesin olarak bilinmemekle beraber 1629 tarihli bir kanun¬da (Code Michaut), yabancı devletlerden verilen ilâmların, Fransız vatandaşlarının aynı konuda dava açmalarına en¬gel olamıyacağının belirtilmesi, daha önceleri böyle bir tea¬mül olduğuna karine teşkil etmektedir10. Fransada olduğu gibi, diğer Batı Avrupa ülkelerinde de yabancı ilâmların etkinliği, önceleri birbirine çok yakın hu¬kuk sistemleri olan ve aralarında önemli ticaret ilişkileri bu¬lunan dukalık veya prenslikler bakımından söz konusu olmuş ve gerçek anlamda bri tenfiz müessesesinin oluşması için XIX. yüzyılın sonlarını beklemek gerekmiştir11. Osmanlı devletinde kabul edilen sistem de, 1918 yılına kadar, yabancı mahkemelerden verilen kararların Türkiyede yerine getirilmesini kabul etmemiştir. Buna mukabil Kapi¬tülasyonlar rejiminin gereği olarak Osmanlı ülkesinde faali¬yet gösteren Konsolosluk Mahkemelerinin, yabancılar arasın¬daki davalarda verilen yabancı mahkeme kararlarinın tenfi-zine hükmettikleri anlaşılmaktadır12. Bunnula beraber bu gi¬bi durumlarda yabancı mahkeme kararma dayanılarak ya¬bancının Türkiye′deki gayrımenkuUeri üzerinde cebri icra yollarına gidilmesi mümkün olmamıştır. Kapitülasyonların ilga edilmesinden sonra çıkarılan 11 Nisan 1918 tarihli kanunla, yabancı ilâmların Türkiyedeki et- 10) H. BATIFFOL, L′effet des jugements etrângers, Cours de doc-torat, Institut de Hautes Eitudes Internationales, Paris 1965, 24-25. 11) Bk. F. tRIAD, La valeur, internationale des jugements en droit compare, these, Paris 1954, 26 et s. 12) Bk. Y. ALTUĞ, Yargı Yetkisi, 158. kinliği meselesi, hukukumuzda ilk defa yazılı olarak düzenlen¬miş ve bunların belirli şartlar dahilinde tenfiz edilebilecekle¬ri esası kabul edilmiştir13. IV. YABANCI İLÃMLARIN ETKİNLİĞİNİN KABULÜNDEKİ NEDENLER Mahkeme kararlarımn verildikleri ülke dışında da belirli şartlar dahilinde icra kabiliyetine ve kesin hüküm kuvvetine sahip olmalarını açıklamak için çeşitli fikirler ileri sürülmüş¬tür. Bunların başlıcaları, milletlerarası nezaket (courtoisie) teorisi, kazai akit ve özel kanun (lex specialis) teorileri ve müktesep haklar teorisidir14. Kanaatimizce bu teorilerin hiçbiri yabancı ilâmların et¬kinliği meselesini yeterli bir şekilde açıklayamamakta ge¬nellikle zorlama çözümler getirmekte ve çeşitli mahzurlar ihtiva etmektedir. Bir vakıa olarak kendini kabul ettirmiş olan bu usulü, teorik olarak açıklamaya çalışmaktansa, me¬seleyi pratik açıdan ele almak daha doğru gözükmektedir. Gerçekten mahkeme kararlarının milletlerarası etkinliğe bir ölçüde olsa dahi, sahip olmaları, milletlerarası hayatın ve milletlerarası işbirliğinin bir zorunluğu olarak ortaya çık¬maktadır. Günümüzde hiçbir devletin kendi sınırları içine kapanarak yaşayamadığı, dış ticaretin ve milletlerarası Özel hukuk ilişkilerinin büyük bir önem taşıdığı düşünülecek olur¬sa, bunun sonucu olarak kişiler arasındaki ihtilafları halle¬den mahkeme kararlarının yalnız verildikleri ülke sınırları içinde geçerli sayılmalarının her bakımdan mahzurlu olaca¬ğı daha iyi anlaşılmaktadır. Bu bakımdan her hukuk sis¬temi, gerek kendi menfaatleri, gerekse milletlerarası haya¬tın gerekleri açısından bu meseleye bir çözüm getirmeğe ça¬lışmaktadır. Devletlerin özel hukuk alanında birbirleriyle ya- 13) Bk. Y. ALTUĞ, Yargı Yetkisi, 159. 14) ′Bu teorilerin ayrıntıları için, bk. A. GELİKEL, Ahkâmı Şahsiye Konusundaki Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması, İstan¬bul 1963, 28 vd. kın bir işbirliği halinde olmalarını gerektiren bütün bu se¬bepler, fikrimizce, yabancı ilâmların etkinliğinin kabul edil¬mesindeki esas amacı açıklamaktadırlar. V. KAYNAKLAR ,, Yabancı ilâmların tenfizini ve tanınmasını düzenleyen başlıca hükümler genellike iç hukuklarda yer almaktadır. Devletler Umumi Hukukunda, egemen devletleri kendi ülkele¬ri dışında verilen mahkeme kararlarını tanımaya zorlayan genel bir kural olmamasına rağmen, her devlet bir ihtiyaç olarak çıkan bu konuyu iç hukuk alanında yer alan kurallarla düzenleme yoluna gitmiştir. Bu düzenleme bazı ülkelerde kanun yoluyla yapılmış ve genellike Medeni Usul Kanun¬larında yabancı ilâmların hangi şartlar dahilinde ve nasıl bir usul izlenerek sonuç hasıl edebilecekleri gösterilmiştir. İç hukuklardaki diğer bir kaynak ise mahkeme kararlarının .ge¬tirdiği kurallardır. Bir bok ülkede mahkeme kararları yoluyla kabul edilen esaslar, konunun kanunla düzenlenmemiş olma¬sına rağmen, yaabncı ilâmların etkinliğini sağlamıştır. Ni¬hayet doktrinde ileri sürülen fikirleri de bu konunun bir iç hukuk kaynağı olarak belirtmek gerekir. Devletler Umumi hukukunda genel bir kural ve teamül olmamakla beraber, devletlerin kendi iradeleriyle araların¬da akdettikleri sözleşmeler konumuzun milletlerarası kay¬naklarını oluşturmaktadır. Özellikle son yıllarda sayıları git¬tikçe artan milletlerarası sözleşmeler,, meseleyi sadece iki devlet arasındaki ilişkiler açısından düzenleyen iki taraflı sözleşmeler ve konuya daha geniş kapsamlı çözümler getiren çok taraflı sözleşmeler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türkiye bu konuda genellikle çekingen davranmış ve ya¬bancı ilâmların tenfizini sağlayacak milleterarası sözleşme¬lere çok sınırlı ölçüde katılmıştır. Nitekim Türkiyenin akdet¬miş olduğu ikili sözleşmelerin sayısı, Avusturya, İtalya ve Romanya ile olmak üzere üçü aşmamaktadır.′ Çok taraflı sözleşmeler bakımından da durum aynı ol¬makla beraber, son yıllarda özellikle nafaka alacaklarına dair yabancı ilâmların tenfizine ve evlilik bağına ilişkin karar¬ların tanınmasına dair sözleşmelere katılmış olmamız bir gelişme olarak kabul edilebilir. V. MUKAYESELİ HUKUK Çeşitli ülkelerin hukuk sistemlerinde kabul edilen düzen¬leme biçimleri birbirlerinden oldukça farklı olmakla beraber, bu konuda izlenen yoları genel olarak iki bölümde toplamak mümkün gözükmektedir15. Bunların ilki, Fransa, Almanya, İsviçre ve Italyada olduğu gibi, yabancı ilâmların belirli şart¬ların mevcudiyeti halinde mahalli mahkemeler tarafından verilen "exequatur" kararıyla tenf iz edilmelerini öngören sistem, diğeri ise, İngiltere, Hollanda ve İsveçte uygulanan yeni dava sistemidir16. Yeni dava sistemi prensip olarak yabancı ilâmların ten-fizini kabul etmemekte, ancak yabancı bir ülkeden alman ilâma dayanılarak açılan ikinci bir dava vasıtasıyla buna hukuki sonuçlar bağlamaktadır. Hareket noktaları birbirinden farklı olmakla beraber, her iki sistem de yabancı ilâmlara belirli bir etkinlik tanımak¬tadır. Başka bir ifadeyle, yeni dava sistemi birçok halde, yabancı ilâmların tenf izini "exequatur" şartlarına ve usulü¬ne tabi tutan sistemden daha liberal olarak çalışmakta ve sonucun daha süratli ve etkin biçimde alınmasını mümkün hale getirebilmektedir. 15) Bk. H. BATIFFOL - P LAGARDK, Droit International Prive, t. II, Paris 1071, 414. Avrupa Konseyine üye devletlerin konuyla il¬gili mevzuatları için, bk. Guide pratique′ de la reconnaissance et de l′execution des decisions judiciaires etrangeres dans les matieres civiles et commerciales, Conseil de l′Europe, Stras-′ bourg 1975. 16) F. RIAD, Valeur Internationale, 40 et s. Türk hukukunda kabul edilen esaslar, ilk bakışta tama¬men birinci sisteme uygun gözükmektedir. Nitekim Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuz 537-545 maddelerinde ya¬bancı ilâmların tenfizinde aranacak şartları ve "exequatur" kararı verilmesinde izlenecek usulü göstermektedir. Ancak HUMK. da öngörülen tenfiz şartları arasında, zorunlu olarak antlaşmaya dayanan mütekabiliyet şartının da yer alması ve Türkiyenin bu konuda çok az sayıda devletle anlaşması ol¬ması, Türk sistemini büyük ölçüde "yeni dava" sistemine yak¬laştırmaktadır. Gerçekten yabancı ilâmların tenfizi şekil olarak hukuku¬muzda yer almakla beraber, bunun mümkün olması için, ten¬fizi istenen ilâmın antlaşmamız olan devletlerden birinden ve-, rilmiş bulunması ve belirli konulara ilişkin olmaması gerek¬mektedir. Bu itibarla pek çok halde, yabancı ilâmların Tür-kiyede tenfizi diğer,şartların hepsi yerine gelmiş olsa bile, antlaşmaya dayanan mütekabiliyetin bulunmaması nedeniyle imkânsızlaşmakta ve davacıya yabancı mahkemeden aldığı karara dayanarak Türkiyede yeni bir dava açmaktan başka bir imkân kalmamaktadır. Diğer taraftan yabancı ilâmların isbat kuvveti ve delil niteliği de ancak belirli bir ölçüde dik¬kate alındığından, yeni dava yolu da İngiliz sistemindeki gibi bir sonuç almaya yetmemektedir. Görüldüğü gibi hukuku¬muz bu konuda katı ve güç bir yol izlemekte ve bunun günü¬müzdeki ihtiyaçlara ve adalet anlayışına uygun olduğunu söyleme imkânı bulunmamaktadır. VI. PLÃN Kapsamı oldukça geniş olan araştırma konumuz, esas iti¬ bariyle Türk hukuku açısından ele alınmıştır. Bu itibarla ya¬ bancı ilâmların etkinliği meselesi daha çok Türkiyedeki hu¬ kuki durumlar gözönünde bulundurularak incelenecek ve mu¬ kayeseli hukukun verilerine gerekli olan ölçü içinde yer veri¬ lecektir. ′′Tanıma ve tenfiz açısından yabancı ilâm kavramı" baş¬lığım taşıyan birinci bölüm, bir bakıma konunun esasına gir- meden önce yapılması gereken bir kapsam tesbiti niteliği ta¬şımaktadır. Bu bölümde yabancı ülkelerde etkinlikleri söz konusu olan ilâmların hangileri olduğu görüldükten sonra, ilâm niteliği taşımamakla beraber etkinlikleri konusu birlik¬te ele alınan resmi belgelere değinilecek ve Devletler Hususi Hukuku alanında büyük önem taşıyan hakem kararlarının etkinliği meselesinin ana hatları incelenecektir. Araştırmamızın ikinci bölümü; "Pozitif hukukumuzda yer alan yabancı ilâmların tenfizi şartlarına" ayrılmıştır. Bu şartlar uygulama ve doktrin tarafından getirilen yorumlar açısından açıklandıktan sonra, üçüncü bölümde,genel bir de¬ğerlendirmeye tabi tutulacak ve "MiUeterarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun" tasarısının getirdiği çözüm¬lere yer verilecektir. Dördüncü bölüm, yabancı ilâmların tenfizinde izlenecek usul meselelerine ilişkindir. Burada konu pozitif hukukumuz açısından ele alınacak ve açıklığa kavuşturulması gereken meseleler incelenecektir. Son bölümde ise, yabancı ilâmların tenfiz dışındaki etki¬leri ve özellike tanıma meselelerine yer verilecektir. Pozitif hukukumuzdaki hükümlerin yorumu yoluyla varılabilecek so¬nuçların neler olabileceği ve tammada izlenecek usulün ne olması gerektiği sorularına verilebilecek cevapların araştırıl¬ması bu bölümde ele alınacaktır. İÇİNDEKİLER GİRİŞ I. Kavram • 1 II. Konunun Devletler Hususî Hukuku İçindeki Yeri 2 •III. Tarihçe ′..". 5 IV. Yabancı İlâmların Etkinliğinin Kabulündeki Nedenler ... _ 7 V. Kaynaklar 8 VI. Mukayeseli Hukuk - 9 VII. Hân : 10 Birinci Bölüm TANIMA VE TENFİZ AÇISINDAN YABANCI İLÃM KAVRAMI I. Yabancı Mahkeme Kararları 15 1) Kararı Veren Mahkeme Açısından ′ 15 A. Türkiye Tarafından Tanınmamış Olan Bir Devlet Mahkemelerinden Verilen İlâmlar 15 . - B. Kararın Verildiği Ülke Üzerindeki Egemenliğin De¬ ğişmesi 17 C. Milletlerarası Mahkemelerden Verilen Kararlar ... 18 2) Kararın Niteliği Açısından 20 A. Cezaî Kararlar .′ 21 B. İdarî Kararlar ..., 22 II. Yabancı Hakem Kararları, Resmî Senetler ve Vasiyetna¬ meler 24 1) Yabancı Hakem Kararları 25 A. Hakem Kararlarının Hukukî Niteliği 25 a. Akdî Nitelik ′. 2:6 b. Kazaî Nitelik ′.-. 27 c. Karma Nitelik 28 B. Hakem Kararlarının "Yabancılık" Vasfı 29 a. Hakem Kararının Verildiği Yer Kıstası 30 b. Hakem Kararının "Otoritesi" Altında Verildiği Kanun Kıstası 31 c. Hakem Kararlarına Yabancılık Niteliği Veren Kıs¬ tasların Değerlendirilmesi 33 C. Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizi 34 a. Milletlerarası Uygulama 35 b. Türk Hukukundaki Uygulama 36 c. İzlenmesi Gereken Yol ve Tasarının Getirdiği Esaslar 38 2) Resmî Senetler 45 3) Yabancı Ülkelerde Düzenlenen Vasiyetnameler 47 A. îlk Defa Türkiye′de Açılan Vasiyetnameler 47 B. Yabancı. Ülkelerde Açılan Vasiyetnameler 49 t ■ İkinci Bölüm POZİTİF HUKUKUMUZA GÖRE YABANCI İLAMLARIN TENFİZİ İÇİN GEREKLİ OLAN ŞARTLAR I. Ön Şartlar ve Hâkimin Kanaati 54 1) İlâmın "Nihaî" Olup, "Kesin Hüküm" Teşkil Etmiş Bu¬lunması 55 2) Hâkimin Tenfiz Kararını "Kanaati Dairesinde" Ve′rmesi 59 İL İlâmın Verildiği Ülke ile Türkiye Arasında Mütekabiliyet Esasına Dayanan Bir Antlaşmanın Bulunması 62 III. İlâmın Yetkili Bir Mahkemeden Verilmiş Olması 65 .1) Genel Olarak ′ 65 2) Doktrin : 67 3) İkili Antlaşmalar , 68 IV. Davalının Usulen Davet ve Davada Temsil Edilmiş Olması 72 V. İlâmın Kamu Düzenimize Aykırı Olmaması - 75 .1) İkili Antlaşmalar 75 2) Genel Olarak Kamu Düzeni Kavramının Tenfize Engel Olabileceği Durumlar VI. İlâmın Ahkârru Şahsiyeye ve Aile Hukukuna Ait Bir Da¬ vaya İlişkin Olmaması Üçüncü Bölüm TENFİZ ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ VE TASARININ GETİRDİĞİ ESASLAR I. Yabancı İlâmların Tenfizinde Aranması Gereksiz Olan Şartlar : 1) Mütekabiliyet A. Mahzurları B. Tasarıdaki Şekli 2) Ahkâmı Şahsiyeye ve Aile Hukukuna İlişkin Olmama A. Mahzurları B. Tasarının Kabul Ettiği Esas ! II. Yabancı İlâmların Tenfizinde Aranması Gereken Başlıca Şart: Kararı Veren Mahkemenin Yetkili Olması 1) Ön emi 2) Türk Mahkemelerinin Münhasır Yeıkisi A. Münhasır Yetki Kavramı B. HUMK. nun 13. maddesi ...′ ′ C. Yabancı Anonim ve Sermayesi Paylara Bölünmüş Şirketlerle İlgili Kanunun 10. maddesi D. HUMK. nun 19. maddesi E. EHVK. nun 4. maddesi F. HUMK. nun 18. maddesi 3) Yabancı İlâmların Tenfizinde Yalnız Münhasır Yetki Şartının Aranmasının Yeterli Olmaması III. Tenfizin Diğer Şartları 1) Ön Şartlar ve Hâkimin Kanaati 2) Usu*en Davet ve Davada Temsil Edilme 3) Kamu Düzeni Dördüncü Bölüm YABANCI İLÃMLARIN TENFİZİNDE İZLENECEK USUL I. Tenfiz İsteğinin Karara Bağlanmasında İzlenen Usulün Niteliği ;....: Tenfiz Davasının Açılması 126 1) Yetkili Mahkeme 126 2) Taraflar, Dava Dilekçesi ve Gerekli Belgeler 128 3) Davanın Kapsamı ve Teminat 130 Tenfiz Davasında İsbat Yükü ve İleri Sürülebilecek İd¬ dialar 131 1) Tenfiz Şartlarının Re′sen Araştırılması >... 131 2) İsbat Yükü : , 132 3) İleri Sürülebilecek İddialar 134 ■Tenfiz Davasında Verilebilecek Kararlar ve Özellikleri ... 140 1) Yabancı İlâmın Tenfizi ve İsteğin Reddi 140 2) Kısmî Tenfiz İmkânı 140 3) Kararın Şekli, Kanun Yolları ve İcra 142 Tenfiz Davasında Verilen Kararların Sonuçları 144 1) Tenfiz Kararı ...... 144 2) Tenfiz İsteğinin Reddi 145 Beşinci Bölüm YABANCI İLÃMLARIN TENFİZ DIŞINDAKİ ETKİLERİ Tenfiz Dışındaki Etkilerin Niteliği 150 1) Yabancı İlâmların Yalnız Kesin Hüküm Kuvvetinin Kabulü , 150 A. İnşaî Kararlar 150 B′. Kesin Hüküm İtirazı ■ 152 2) Yabancı İlâmların Normativ Değerlerine Bağlı Olma¬ yan Etkileri 153 A. Yabancı İlâmın Meydana Getirdiği Durumun "Mad¬ dî Bir Vakıa′" Olarak Gözönünde Bulundurulması ... 154 B. Yabancı İlâmların İsbat Kuvveti ve Reamî Bir Se¬ net Olarak Değerlendirilmeleri ′. 155 Pozitif Hukukumuzdaki Durum 157 1) Mevzuat > 157 2) Uygulama 159 3) Yabancı İlâmların Tanınmamasmın Mahzurları 162 Yorum Yoluyla Varılabilecek. Sonuçlar ve Tasarının Ge¬ tirdiği Esaslar 165 VII 1) Pozitif Hukukumuz Açısından Tanıma İmkânı 165 2) Tanıma Şartlan 167 A. Teni iz Şartlarının Tanınmaya Uygulanma Nisbeti ... 167 B. Yetkili Mahkeme Şartı Açısından HUMK. nun. 18. maddesinin Etkisi ...: 169 C. Tasarıda Kabul Edilen Esaslar 173 3) Tanıma Usulü 175 A. Yabancı îlâmın Bağımsız Bir Dava Yoluyla Tanın¬ ması 175 B. Yabancı İlâmların Türkiye′de Görülmekte Olan Bir Dava İçinde Tanınması .′ 178 C. Tasarının Getirdiği Esaslar 180 4) Tanımanın Sonuçları , 181 SONUÇ 185 BİBLİYOGRAFYA 189